Vitor Pereira Neyi Başaramadı

Vitor Pereira, 2014/2015 sezonunun başında ilk kez teknik direktörlüğünü yaptığı Fenerbahçe’de 2016/2017 sezonunun hemen başında görevden alınmış ve sonrasında farklı takımlarda görev yapmıştı.

2021/2022 sezonunun başında getirildiği Fenerbahçe’de yarım kalan hikâyesini tamamlamak istediğini ve bunun için çabalayacağını gösteren Portekizli teknik direktörün hikâyesi yine yarım kaldı ve 5.5 aylık bir süreden sonra 20 Aralık günü yapılan resmi açıklamayla birlikte Pereira ile yolların ayrıldığı belirtildi.

Vitor Pereira’nın ayrılığı futbol kamuoyunun bildiği ve beklediği bir ilan olarak yankı bulurken, Portekizli teknik direktörün ikinci döneminde gösterdiği performanstan yaşanan memnuniyetsizlik Türkiye’nin ve Fenerbahçe’nin futbola bakışı açısından da ders çıkarılabilir nitelikte olabilir.

Çok Bilinmeyenli Pereira Denklemi

Futbol her geçen gün kabuk değiştiren ve başka türlü oynanan bir oyun olarak daima moderne ayak uydurmayı ve potansiyel dâhilinde bu moderne katkı sunmayı gerektiriyor. Bugün dünya tarihinin en önemli teknik adamlarından birisi olan Jose Mourinho dahi artık en elit teknik direktörler arasında gösterilmiyor.

Bugünün modern futbolunun kulüp düzeyinde modasını belirleyen lig olan Premier League’in önemli temsilcilerinden Thomas Tuchel pek tabii başka bir kalitede olmakla birlikte Vitor Pereira ile benzer anlayışta bir teknik direktör olarak gösterilebilir.

Chelsea’nin başına geçtikten sonra takıma direkt dokunuşlar sağlayan ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan Thomas Tuchel’in bu büyük başarıyı sağlamış olmasına rağmen ısrarla üstünde durduğu mesele ise uzun süredir görev yapan Jürgen Klopp ve Pep Guardiola’nın takımlarının oyun seviyesine ulaşmaları için daha çok çabalamaları yönünde. Peki, Thomas Tuchel’in anlayışından gelen Vitor Pereira’nın oyundan ve futbolculardan bekledikleri temel olarak neler?

Portekizli teknik adam, Fenerbahçe’nin başına geldiği ikinci döneminde üçlü savunmayı tercih ettiğini zaten hem geçmiş kariyerinden hem de hazırlık maçlarından referanslarla belli etmişti. Üçlü bir savunma sistemiyle birlikte sahaya daha geniş yayılan ve daha mobil bir oyunu amaçlayan Pereira, bu taktiğe ayak uydurabilmeleri için tüm oyuncularından maksimum çaba ve daima hazır olmalarını bekledi.

Zira kendisi Fenerbahçe’nin sabit bir oyun oynamasından daha ziyade rakibe göre bir oyun şekillendirmeyi ve bu sayede rakiplerini şaşırtarak alt edebilmeyi amaçlayan bir teknik adamdı. Nitekim sezonun en iyi oyunlarından birinin oynandığı ve liderliğin alındığı Hatayspor maçı tam da bu amacın en iyi sahaya yansıtıldığı oyundu.

Ancak, Thomas Tuchel’in ikna ettiği gibi oyuncuları ikna edebilmek için hem daha fazla başarıya, hem daha mantıklı bir basın baskısına hem de arkasında duracak bir yönetime ihtiyaç duyan Vitor Pereira’nın bu üç faktörden hiçbirine sahip olmaması görev süresinin 5.5 ay kadar kısa sürmesine neden oldu.

Geriye kalan ise Vitor Pereira’nın rotasyona dair tercihleri, Mesut Özil ve İrfan Can Kahveci başta olmak üzere takımdaki oyuncularla yaşanan problemler ve yeni bir travma yaşayan camianın Başkan Ali Koç’un istifasını istemesi oldu.

Fenerbahçe’de Kazan Kaynıyor

Fenerbahçe’nin medyadaki akıl hocaları tarafından 3’lü savunma ile oynayamayacağı iddia edildi, Başkan Ali Koç Mesut Özil konusunda Portekizli teknik direktöre açıktan bir baskı yaptı ve zaten en başından beri çarpışan egolar, takım ile hocanın arasındaki bağların kopmasına neden oldu. Vitor Pereira bir sonraki kulübünde ne kadar başarılı olur veya başarılı olur mu bunu garanti edebilmek çok zor ancak ikinci kez geldiği Fenerbahçe’nin ikliminin birçok teknik direktörü nitelediği gibi kendisini de başarısız olarak nitelemesi o kadar zor değildi.

Fenerbahçe camiası artık başkan Ali Koç ile yüzleşerek son 4 senede 8 kere teknik direktör değiştirdiğini ve bu başarısızlığın neden geldiğini sorguluyor.

Bu sorgulamanın baskısı altında görevine devam eden Ali Koç, daha 3 senesi bulunan bir başkan olarak olağanüstü genel kurul kararı alır mı yoksa bu baskıları yönetmeyi başararak bir hayli başarısız olduğu başkanlık macerasında yeni bir sayfa açmayı başarabilir mi bunu da zaman gösterecek.